Tüm anarşistler devletin ortadan kaldırılması arzusunu paylaşırlar; bu anarşizmin tanımıdır. Bakunin’den başladığımızda, anarşizm açık bir şekilde devlet karşıtı, anti-kapitalist ve anti-otoriterdir; önemli hiçbir anarşist bunu değiştirmek için uğraşmadı. Solcular sürekli olarak kapitalist gelişmeyle ne olduğu belirsiz bir ilişkiye sahip olan ve hiyerarşik ilişki biçimlerini sürdürmekle ilgilenmekte olan Devletin işleyişini desteklemiş ve desteklemiştir. Bunun yanında, tarihsel olarak solcular ileride kendileri ve anarşistler arasındaki güvenilirliği aşındırarak grup otonomisini ve kişinin arzularını hem aktif bir şekilde bastırmış hem de açıkça bilmezden gelmiştir. Sadece tanımsal bir düzeyde, o halde, solcular ve anarşistler arasında tarihte olanlara aldırmayarak otomatik bir ayrım olması gerekir.
Bu farklılıklara karşın, birçok anarşist kendilerinin aşırı solcu olduğunu düşünürler —ve halen düşünmeye devam ediyorlar— çünkü onlar solcular gibi aynı birçok analizi ve ilgiyi paylaşmaktadırlar (mesela kapitalizmden hoşlanmama, devrimin zorunluluğu); birçok devrimci solcu, anarşistlerin kendi (toy) yoldaşları olduğunu düşünürler —solcular biraz güç kazandıkları anların dışında; sonra anarşistler hem ortak çalıştılar, hem hapsedildiler hem de idam edildiler. Aşırı bir solcunun devlet karşıtı olma olasılığı yüksektir, fakat bu elbette ki tarihin biraz analiz edildiği takdirde göstereceği gibi garanti edilemez.
Sol anarşistler, başından sonuna kadar bireyi ve grup otonomisini desteklemeye çok az önem veren 19. yüzyıl LH&R’ına ve diğer solcularla koalisyonlara dayalı engin olarak genelleştirilmiş (ve bu yüzden aşırı derecede belirsiz olan) kitlesel politik hareketlerin stratejisini ve sosyalizm/anti-kapitalizm kategorisini yeğleyen sosyalist filozoflara sadakatlerini kaybetmezler. Bu terimlerden, onlar solcuların taktiklerine hakim olan liderlik işlevine ve merkezileşen eğilimlere tamamen kolaylıkla ava düşebilir. Onlar, görünüşe bakılırsa geçen yüz artı yılda dünyada ortaya çıkmış olan kapsamlı değişiklikleri unutarak hızla Bakunin’den (belki Kropotkin den) alıntı yapacak ve Birinci Enternasyonal devrinde kendilerine mal ettikleri örgütsel biçimleri savunacaklardır—ve ondan sonra Marksistlerle ölen adamların ardından kendi eğilimlerine isim vermeden benzer hatalardan öylece muafmış gibi Marks’ın modası geçmiş teorilerine bağlı kaldıklarından dolayı alay etme küstahlığını gösterirler.
Marksizm’deki sakıncalar ve problemler, bununla birlikte —örneğin, kaos dışı gelişen düzenin tarihinin çizgisel bir ilerlemesinin, baskısız gelişen özgürlüğün kıtlık dışında gelişen materyal bolluğunun, kapitalizm dışında gelişen sosyalizmin, artı saf Bilgi’nin ideolojik boyutta nötr bir uğraşı olarak Bilim’e tam bir inancın ve tüm teknolojinin özgürleştirici işlevine benzer bir inancın idealini desteklerler— Bakunin ve Kropotkin’in anarşizmleriyle olan sakınca ve problemlerle aynıdır. Bunların hepsinin solcu anarşistleri etkilemediği görülür. Onlar tasasız bir şekilde solculuğun felsefi ve pratik başarısızlıklarının anarşizmin ayrıca bu arkaik biçimi tarafından paylaşıldığı gerçeğinin –birey ve doğal dünya ve esnek, uyumlu ve genişleyen bir kapitalizmin devam eden egemenliğine uygun direniş biçimleri açısından- net olarak farkında olmayan ve buna ilgisiz olan eski yüzyıl anarşizm versiyonunu desteklemeye devam ederler.
Genelde radikal bir sosyal değişimi ve özelde anarşiyi savunmakla ilgili olan bizlerin Bakunin’in veya diğer teorisyenlerin mirasçıları olduğumuz için kendimizi kutlamak değil, kurtuluş için başarılı (fakat geçici) devrimci projelerin en iyisini yapmaya ve geliştirmeye ihtiyacımız var. Kendimizi tarihsel yükten ve solculuğun tüm çeşitlerinin ideolojik ve stratejik sınırlamalarından özgürleştirirsek bunun en iyisini yapabiliriz.Lawrance Jarach
Çeviri: u.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder