ABD ordusu gazeteci Jill Carroll'ın bu yıl kaçırılmasıyla ilgili olarak dört Iraklı'yı tutukladığını duyurdu. Caroll Mart ayında serbest bırakılmadan önce, doğrudan internet için yapılan ve kendisini rehin tutanlar tarafından gönderilen bir dizi çekimde, ağlayarak canının bağışlanmasını ister halde görüntülenmişti.
Bir hafta önce aynı ordu, sıradışı bir uygulamayla, kendi askerlerinden internete video küpleri yüklemeyi kesmelerini talep etmişti. Nedensiz değildi bu talep. Geçen yıl, askerlerin ölü Iraklıların fotoğraflarını, başkalarının kız arkadaşlarının çıplak fotoğraflarıyla değiş tokuş etmek üzere Nowthatsfuckedup.comadlı bir siteye yolladıkları ortaya çıtağında küçük çaplı bir skandal yaşanmıştı.
Askeriyenin tedirgin olmasında şaşılacak bir şey yok. İnterneti oluşturan sayısız bakır tel ve kablo aracılığıyla ve büyük yayın kuruluşlarının burnunun dibinde, MySpace ve YouTube gibi siteler Irak ve Afganistan'daki savaşın Amerikan askerleri tarafından çekilmiş korkunç görüntülerinin aktığı bir havuza dönüşüyor.
Şiddet dolu fotoğrafların akışı çift yönlü. Ogrish gibi uzmanlaşmış siteler cihad yanlısı web sitelerini takip eden özel programlar aracılığıyla müşterilerine, ölüm ve parçalama görüntülerinden oluşan geniş bir seçki sunuyor. Bu küplerin en vahşi olanları, Ken Big-ley'inki gibi koreografisi özenle yapılmış infaz videoları. Çoğumuz bu tür şeyleri görmemeyi tercih ederiz, ama birçok insan etrafta kimse yokken bu sitelere bir göz atıyor. Ogrish sitesine günde ortalama 125.000 ile 200.000 arasında kullanıcı girdiği, önemli bir haber olduğunda bunun 250.000'e çıktığı iddia ediliyor.
Görüntüler üzerinden yürüyen bu yeni savaşa ne anlam vermeliyiz? On beş yıl önce, Fransız sosyal teoris-yen Jean Baudrillard, şakayla karışık, ilk Körfez savaşının gerçek olmadığını, medya tarafından bir araya getirilmiş görüntülerden oluşan bir hayal olduğunu söylemişti. Daha yakın bir zamanda, 2004 tarihli "Savaş Pornosu" makalesinde, Baudrillard Irak'tan gelen korkunç ve aleni barbarlık görüntülerinin, modern pornografinin üretim ve estetik değerlerini kullandığına işaret etti.
Baudrillard, Ebu Garib'deki mahkumların dijital kamerayla çekilmiş ve başlangıçta sadece özel dağıtım için planlanmış ünlü pozlarının, özel bir müşteri grubu için üretilen uzmanlaşmış pornografiyi andırdığına işaret etti. Fotoğrafların "sadece kurbanlar için değil ama bu şiddet parodisinin senaryo yazarları için de korkunç fakat banal bir aşağılama" taşıdığını öne sürdü. Baudrillard artık orduya "gömülmüş" gazetecilere gerek kalmadığını, çünkü askerlerin bizzat medya savaşına katıldıklarını ilan etti ve şöyle ekledi: "Her zaman her yerde oluşlarıyla, her şeyi görünür kılmak şeklindeki egemen kural nedeniyle, görüntüler, günümüzün görüntüleri, büyük ölçüde pornografikleşti."
Savaş pornosu heyecanlandırmak için değil, kurbanlarını aşağılamak ve izleyicilerde dehşet yaratmak üzere tasarlanıyor. Pornografi gibi bunları üretenler de kendilerini eylem halindeyken videoya çekerek gerçeklik algılarını arttırıyor, izleyiciler de küplerden gözlerini alamayarak aynı şeyi yapıyor. Otel ve Testere gibi yeni korku filmleri savaş porno-sunu taklit ediyorlar, savaş pornosu da filmlerden ilham alıyor. Bir önceki Körfez savaşı görünürde sadece bir televizyon izlencesi olarak var olduysa, yeni Irak savaşı da tarafların dijital kameralarla silahlandığı ve internete erişimlerinin olduğu ilk savaş olma iddiasını taşıyabilir. Eğer ilki sadece medya tarafından üretilmiş bir fantezi olarak var olduysa, bu seferki daha ziyade pornografik bir kâbusa benziyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder