18 Kasım 2012 Pazar

Adlar Eksik - Siyasal Öznelik Sorunu

Siyaset her zaman adlandırmayla ilgilidir. Siyasal bir öznelik adlandırma ve bu ad etrafında siyasal olarak örgütlenmeyle ilgilidir. Marx'ın siyasal özneye verdiği ad proleterdir, daha doğrusu komünist olarak proleter. Bizim adımız olabilir mi bu? Proleter kimliğimiz denen olgu etrafında birleşmiş durumda mıyız? Zannetmiyorum. Endüstriyel işçi sınıfının devrimci siyasette artık bariz bir hegemonik rol oynamaması şeklindeki sosyolojik olgu bir yana, Marx'ın konumuna şüpheyle yaklaşmamızı gerektiren nedenler bizi Marx'ın ontolojisinin eleştirisinin derinliklerine götürecek. Ontoloji derken, Marx'ın birbiriyle bağlantılı bir kavramlar kümesiyle ifade edilen insan varlığı anlayışını kastediyorum: Türsel-varlık (Gattungs-wesen) fikri, üretim olarak varlık, praksis olarak varlık ya da öznenin pratik özfaaliyeti olarak varlık fikri. (...) Marx'a göre komünizm, her türlü siyasal aktivizmin kendisini etrafında yönlendireceği bir şey olmaktan önce ontolojik bir kategoridir ve Marx'ın proletaryanın insanlığın özgürleşmeye yönelik çıkarlarını ete kemiğe büründüren sınıfsız sınıf olduğunu iddia etmesini sağlayan şey de ontolojik ve siyasal faaliyet arasındaki bağdır. Kestirmeden söylemem gerekirse, bence devrimci özne olarak proletarya kategorisi sosyolojik olarak kesinlikle çökmüştür ve son derece şaibeli bir ontolojiye rehin düşmüştür. Dolayısıyla, etrafında radikal bir siyasetin şekillenebileceği bir addan yoksunuzdur.
     Demek ki gerçekleştirilmesi gereken siyasal görev, yaşadığımız çeşitli toplumsal mücadelelerden bir siyasal özne toparlamamızı sağlayacak bir ad icat etmektir. Bu siyasal özneyi toparlama edimi, hegemonya uğrağıdır. Daha doğrusu, belki de, günümüz dünyasında toplumsal aktörlerin çoğalması fikrinin izini sürerek, etrafında siyasetin kendini hehemonikleştireceği konumlanmış adlar icat etme ve sonra da bu adları bir tür birlik, ortak cephe ya da kolektif irade halinde toparlama meselesidir. Benim anladığım şekliyle, siyasal adlandırma mantığı toplumdaki belirli bir tikelliğin hegemonik olarak bir evrensellik şeklinde inşa edilmesidir. Laclau'nun ''hegemonik evrensellik'' dediği şeydir bu. Yani, evrensel olan önceden verili bir ontolojinin kutsal metinlerinden çıkarılmak yerine özgül bir durumda koyutlanır. (...) Yani, işe bir boşluk konumundan başlayan tikel bir grup evrenselin doluluğunu koyut olarak alıp söz konusu evrenselliği siyasal eylem içinde hegemonik olarak eklemler ve böylece siyasal bir özne haline gelir. 

Simon Critchley - SonsuzTalep s111-113'ten derlenmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder